Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
XX. Esma Hatununu da kendilerini de en azılı bir düşman ol - Sözümoki
10 Mart 2024, Pazar 15:45 · 42 Okunma

XX.

Esma Hatun'unu da kendilerini de en azılı bir düşman olarak gören yerli Rumlar tarafından ölüme mahkum edilmişti. Hakkı Mehmet Efendi ise onun için alınan bu karara karşı önlemlerin sıkılaştırılması için tüm tedbirleri almıştı ve yolculukları süresince tebdil kıyafetle dolaşacakları ona söyledi. Aslına bakılırsa bu eşkıyalar için bir Tepedelenli Ali Paşa gerekiyordu dedi. Bunun üzerine Esma hatun ise buna itiraz etti ve Osmanlı Devletine büyük hizmetleri olmuştu bu inkar edilemez bir gerçekti lakin
merkezi otoritenin boşluğundan yaralanarak kendini Yanya Sultanı ilan etmesi öncelikle Sultan II.Mahmud'u ziyadesiyle üzmüştü. Aslına bakılırsa gurur paşanın sonu olmuştu. Ali Paşa Arnavut asıllı Müslüman bir aileye mensuptu .Tırhala ve Derbent mutasarrıfı (idarecisi) iken, 1787-1792 Osmanlı-Rus, 1789-1791 Osmanlı - Avusturya savaşlarında büyük yararlılıklar göstermiş, bölge eşkıyalarını sindirmiş, Pazvantoğlu İsyanı’nı bastırmış ünlü birisi idi. Fransızlar Preveze limanı civarına asker çıkardığında, onları da yenmişti. Bu başarılarından dolayı 1801 ‘de bölgeye Vali tayin olmuştu. Vali olunca ünvanı da Tepedelenli Ali Paşa oldu. Daha sonrada Rumeli Beylerbeyi oldu.

Merkezi otorite zayıflayınca bölge vali ve paşaları kendilerini daha kuvvetli ve bağımsız görmeye başladılar. Ali Paşa da bunlardan biri idi.  Arnavutluk ve Yunanistan’ın bir kısmını kendine bağladı.Arnavutları etrafında topladı. Osmanlıya isyan halindeki Rumlara da haklar vererek, onları da yanına çekti.

Politik olarak da Fransa ve İngiltere ile temasa geçti. Bu hareket Osmanlının Balkan politikasına son derece büyük bir darbe idi. Osmanlı devleti kendisini sık sık uyardı. Buna rağmen söz dinlemedi. Sultan II. Mahmut kendisini görüşmek üzere İstanbul’a davet ettiği halde  davetleri de reddetti, İstanbul’a gelmedi.

Kendi  düşüncesine göre, Osmanlılarla savaşa girerse kendisini Rusya desteklerdi. Tepedelenli Ali Paşa’nın davranış ve tutumu Sultan II. Mahmud’u son derece üzmüştü. Kendinden önceki padişahları da çok üzmüştü. Sultan karar verdi bu meseleyi de kökünden halledecekti.

İstanbul’dan Hurşit Paşa ve Yusuf Paşa’yı yeterli birliklerle Tepedelenli’nin üzerine sevk etti. Savaş başladı. Tepedelenli Ali Paşa direniyordu. İlk muharebede oğulları Veli ve Muhtar esir alındılar. Onlar Anadolu’ya (Kütahya’ya) sürgün edildi daha sonra da idam edildiler.

Tepedelenli Ali Paşa bir müddet daha direndi, yardım da alamayınca Yanya gölü içindeki sarayına sığındı. Baskı devam edince teslim oldu. Mora bölge komutanı Mehmet Paşa konuşma sırasında hançerle onu öldürdü. Kafası kesilerek İstanbul’a gönderildi. Diğer bey ve paşalara ibret (örnek) olsun diye Topkapı Sarayı avlusunda teşhir edildi. Böylece 30 sene Osmanlıya kafa tutan asiden kurtulmuş olundu. Bu başarısı nedeniyle Sultan II. Mahmut kutlandı. Bir tarihçinin dediği gibi, mağrur olup kendinden başka kimseyi tanımayan, gurur uğruna hem kendi, hem de iki oğlu başlarını verdiler. Her halde mezar taşına “Hüvelbaki" yazılıdır.

Sultan II. Mahmud, Osmanlı Devleti’nin zimmî reayasına karşı o güne kadar takınılan müsamahanın da bu isyanda payının olduğu zehabına kapılmıştı. İsyandan üç ay sonra 28 Haziran 1821’de Kaptanıderya, Yeniçeri Ağası, Cebecibaşı, Lağımcıbaşı ve Bostancıbaşı olmak üzere bütün kurumlara yayımladığı ferman ile gayrimüslimlere geleneksel olarak uygulanan müsamaha sınırlarını yeniden belirliyor, gayimüslim cemaatlere bir güvenlik tedbiri olarak yasak getiriliyordu. Bu yasak İstanbul’daki Rum ve Ermeni patriklikleri ile Hahambaşılığına bildirilirken; Üsküdar Galata, Beyoğlu hatta Büyükdere’ye kadar olan zimmîlerin ellerindeki binek hayvanlarını piyasa değerinden Müslümanlara satmaları isteniyordu. Tabi arkasından silahların toplanması ve güvenliği bozma ihtimali olan belli yaşın altındaki işsiz-güçsüz Rum gençlerinin İstanbul’dan sürülmesi gelecekti. İstanbul’da başvurulan bu tedbirler, sadece II. Mahmud’un saltanatının tehlike altında olması korkusu ve fevri kararları olarak izah edilemez. Bütün veriler, adalarda yaşanan isyan ve katliamların başkenti de etkileme endişesiyle bunların güvenlik tedbiri olarak alındığını kanıtlamaktadır. İstanbul’a girip çıkanların kontrolünü amaçlayan bir kadı ilamında da kimliksiz ve isyan ile ilişkisi muhtemel, kılık değiştiren bazı casusların İstanbul’a gelip gittikleri ileri sürülmektedir. Önerilen tedbir İstanbul’a girip çıkacaklara geldikleri yerdeki kadıdan ücretsiz alacakları mühürlü bir belgenin verilmesidir. Böylece şüpheli şahısların ahali arasında dolaşması engellenecektir. İlam’da özellikle uygulamanın “başka devletlerde de olduğuna” dikkat çekilmesi, aslında bu önlemin de hukuk içinde alınmak istendiğinin delilidir. İsyan başladıktan sonra Divan tercümanı gibi Rum asıllı görevliler ile hasta ve yaşlı ruhsat sahiplerinin istisna edilmesi de alınan sıkı kararların tamamen güvenlik amaçlı olduğunu ve tehlike oluşturmayanları kapsamadığını göstermektedir. Ancak isyanın büyümesi, adalardaki Müslüman ahalinin katledilmesi, İstanbul’da yeni heyecanlar meydana getirince acil bazı kararlar alınıp yeni müsadere ve sürgünler de yapılacaktır. Fakat hükümet mümkün olduğunca yerlerinden edilenlere gidecekleri yerlerde yaşama imkânı hazırlamayı ihmal etmemiştir. Zaten çıkarılan ferman isyan ile ilişkisi olan ve olması muhtemel olanları içermekteydi. İsyana bulaşmamış olanların sadece güçlü kefaletle sürgüne tabi tutulmaması emredilmişti.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Müptelası olduğun bir ürün nedir?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.