Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
XXXVIII. Kasabanın mümtaz şahsiyetlerinden biri olan Ferha - Sözümoki
30 Mart 2024, Cumartesi 18:50 · 196 Okunma

XXXVIII.

Kasabanın mümtaz şahsiyetlerinden biri olan Ferhat Ağa'nın oğlu Mehmed, balo akşamı kimliği belirsiz kişilerce ahırların köşesinde ölü olarak bulundu. Muhtemelen boğularak öldürülen bu gencin üzerine iliştirilen Rumca olduğu anlaşılan kanlı bir kağıt vardı. Kâğıtta Tripoliçe'nin merkezi ve köylerinde Türklere tehdit ve hakaretlere yer veriliyor ve sonu ölümle bitecek bir isyanın fitili ateşlenmek isteniyordu.
Akşam olup eve varınca Tripoliçe'nin bundan sonra güvenli bir yer olmaktan çıktığını ve Türklerin can, mal ve ırzlarının güvende olmadığını uzun uzun ve geceyle sohbet eder gibi düşünmeye başladım. Tüm Türkleri ve özellikle de Şahbanu'yu düşünüyordum. İki günden beri Esma Hatun'un da sesi soluğu çıkmaz olmuştu. Şahbanu'nun geldiği günden bu yana Esma Hatun'un bana karşı soğuk tavırları hiç azalmıyordu. Onu üzecek en küçük kötü bir düşünce ve fiil içinde hic ama hiç bulunmadım. Onunla bu konuda konuşmak ve en azından ağzından bir laf almaya karar verdim. Uygun zamanın geleceği günü beklemeye başladım. Ertesi gün evimin önünde at arabasının nal sesleri sokağın bir ucundan diğerine haber verir verircesine bir biri ardına geçiyordu. Yine bir olay olabileceği aklımın derinliklerini kemiriyordu lakin bu sefer tehlikenin boyutu daha da arttı. Ali Derviş Ağa'nın devlete bıraktığı ancak sonradan Rumlara verilen yerdeki palikaryalar isyan hazırlığı içinde oldu haberi veriliyordu ve onun için top ve cephanelik at arabalarına yüklenip şehrin farklı yerlerine yerleştirilmesi emri verilmişti Binlerce Osmanlı subayı ve onun kahraman askeri Tripoliçe'nin kaderinin kendi ellerinde olduğunu biliyorlardı. Bu emir, gecenin geç saatlerinde herkes uykudayken bir Osmanlı ulağı tarafından ivedi olarak Tripoliçe'deki Zaptiye Müdürlüğüne ulaştırıldı. Zaptiye Çavuşu Şehsuvar Bey de bu genel emri Mora Valisi Dramalı Mahmud Paşaya bildirdi ve gerekli tedbirler alınma noktasında adım atılmaya başlandı.

Kasabanın uzağında yer alan uzun yıllardır kullanılan yıllara meydan okuyan yedi gözlü Taşköprü son yağışlarla birlikte hasar almış ve kasabaya girişler yolları son derece kötü bir halde bulunan eski yoldan sağlanıyordu. At ,eşek ve katırlar ile büyükbaş hayvanları ayak izleri ıslanmış toprağa yapışıyor, yer yer hayvan gübrelerin kesif kokusu tüm yola yayılıyordu. Kasabanın ileri gelenleri bu durumu Mora valisi Dramalı Mahmud Paşa dahi iletmişler lakin aradan bir ay geçmesine karşın henüz imar çalışmasına girişememişti. Üstelik Taşköprü'nün durumu ile ilgili İstanbul’dan da bir haber gelmemiş ve sanki bu durum unutturulmaya çalışılması başlanmıştı. Çarşıya pazara han için getirilen mallar köprünün tamiri yapılmadığı için uzun bir yoldan kasabaya ulaştırılıyor ve bu durum çarşı esnafını ve ahaliyi huzursuz ediyordu. Aslına bakılırsa bu durumdan daha da önemli bir husus ta köprünün tamirinin geçireceği günlerde güvenlik boşluğundan yararlanan azılı Rum eşkıyalarının kervanları soymaları ve buna bağlı olarak da çarşıya düzenli olarak ürünlerin gelmeyişleriydi.Yedi gözlü Taşköprü, uzun yılların yorgunluğunu fazlasıyla yaşıyor olmalıydı. Üçüncü Selim döneminde de kapsamlı bir bakımdan geçirilmiştir. Yapılış tarihi Fâtih Sultan Mehmed’in hükümdarlığı dönemine kadar uzanıyordu. Taşköprü'nün mermer kitabesinde 1799 yazılıydı ve bunun dışında köprüyü yapanla ilgili herhangi bir ibare yoktu. Köprü uzun yıllar eşkıyaların korkulu rüyası olarak nam salmıştı. Şöhretinin bu denli artmasında en seçkin Türk muhafızların görev almasaydı. Kasabalıdan öğrendiğim kadarıyla bu Taşköprü'nün tarihsel önemi son Mora despotluğunun ileri gelenlerin bu köprü civarında yakalanıp idam edilmesiymiş. Hatta öyle ki köprünün bulundu derenin yatağı da günümüzde bulunan alana kaydırılmış. Bunun neden yapıldığı ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamadım.

Köprünün tamiratı uzayınca kasabanın ileri gelenleri başta olmak üzere hemen herkes kendi aralarında para toplayarak köprünün tamirine giriştiler. Köprü için gerekli malzemeler kasabada yeterli olmadığı için diğer yoldan bin bir emekle getirilirken, bu kez de köprüyü aslına uygun olarak yapacak usta sıkıntısı doğdu. Bunun için Tırhala’ya tez haber gönderildi ki oradaki ustaların inşa ettiği yapılar sağlamlık ve estetik özellikleriyle dilden dile konuşulurdu. Köprüyü tamir edilmesi için çağrılan ustalar yola çıkadursun ,Devleti Aliye'den kasabaya haber ulaştığı bilgisi öğrenmemiz tüm kasabada bir heyecana yol açtı. Padişah fermanında Köprü için ödenek çıkarıldığı bilgisi ile bir de bu köprünün yapımı için mimarbaşının çizdiği anlaşılan bir köprü tasarısı bulunuyordu. Bu fermanın açıklaması köprünün tamirinin beklenenden daha çok uzayacağı idi.
Tırhala’dan gelecek ustaların katır sırtındaki uzun ve bir o kadar da tehlikeli yolculuğu başlayalı henüz bir gün olmuştu. Yol boyunca barbar rumların eşkıyalık faaliyetlerine karşı gerekli tedbirler alınmış ve on kişilik silahlı bir muhafızın ustalara eşlik ediyor olması, ustaların sağ salim Tripoliçe'ye ulaşacakları anlamına geliyordu. Sessizlik içinde iki gün geçiren kasabalı üçüncü günün sabahına kulakları sağır edercesine büyük bir top gürültüsüyle uyandı. Tripoliçe kalesinden uzakları gören zeytin ağaçlarıyla dolu tepelerde rumların kaleye doğru hafif toplarla ateş ettikleri anlaşılıyordu. Kale kumandanı herkes uykudayken gelen istihbaratı değerlendirerek bir plan yapmış ve sabah saatlerinde bunu tatbike konulmuştu. Tepelerden yükselen kesif kara dumanlar, bir bulutu andırıyor ve gitgide büyüyüp korkunç bir görüntü içinde kasabaya doğru yaklaşıyordu.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Laf ebeliği hakkında ne düşünüyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.