Kadem bastın gönül tahtına
A Sultanım sefa geldin,
diyelim bağrı yanık aşıkların gibi.
Ey, 'Levlake...' hitabının Nazlı Sultanı, naz makamının efendisi! Yıldızların, yoluna kaldırım taşları gibi dizildiği, yüreği bulut bulut olan Sevgili Yağarsın, taşlar bile yemyeşil filizlenir. Sen olmasaydın eğer, taşlardan daha katı yüreğimizde hiç yeşerir miydi yepyeni umutlarımız imanın gökkuşağı renkleri belirir miydi yağmur sonrası gibi Yüreğimizin yamaçlarında boy verir miydi hiç, sen kokan güller, olmasaydın Efendi
Ve bir de Efendim, Damar damar seninle, hep seninle dolsaydık', koruyabilseydik vefa'mızı... Açsaydı daim bizim de gönlümüzde vefa çiçekleri... Bir Molla Cami de biz olsaydık, ashabına kıtmir olmayı canı gönülden dileyen... Kıtmirin olabilseydik ey Şah-ı Resül Sana sadık olabilseydik... Adına ve ashabına sahip çıkabilseydik ta haşre kadar... Ashab-ı Kehf'in kıtmiri gibi olsaydık... Onca günahlarımıza rağmen, Senin ashabın cennete giderken ben nasıl cehenneme giderim? diye inleseydik... İniltilerimizde bestelenseydi ümitlerimiz...
Kabul eder misin bizi Efendim, ashabının kıtmiri olarak?