Yan yana otururken sarılamamıştım sanki çok istediğimi bilircesine kokusu beni sarmıştı içime çektim derince bir süre nefesimi tuttum içimde ...hani gözlerinizi kapatınca kendi iç dünyanızı görürsünüz ya, bulut gibi elinle dokunmaya çalışırsın parmaklarının arasından geçer ama dokunursun da hem... Onun kendine has kokusundan içimdeki bütün ışıklar parıldamıştı. Bütün çığlıklar kesilmişti ve o ışığın verdiği samimi huzurla artık karanlıkta kalmayacağıma inandırmıştım bana inanmayan bütün hislerimi , artık içime doğru avazım çıktığı kadar "susun" diye bağırmıyordum ... hislerimin mimarı geri de bıraktığımı sandığım ya da takılı kaldığım yılların tozlu raflarında biriken anılarımdı yaşadıklarım, yaşayamadıklarım , yaşamak istediklerim... Ama bir gün var ki O (yağmurum) bütün ışıklarını kapatıp bir daha geri dönmemek için gitti... Belki o güne kadar çok düşünmüştü gitmemek için veya gitmek için ,belki de ansızın aldığı bir kararla gitti , belki de uzun zamandır deneyip o anı beklemişti, bilemiyorum... Ama düşünmediği, düşünmediği veya o an aklına getiremediği bir şey vardı
"Ben ve ona olan bağlılığım"...
''neden ?" Diye çok sormak istedim her an sormak istedim ama imkansızdı artık... soramadığım ne varsa içimde hiç sönmeyen har oldu... Her gün vicdan azabıyla tekrar tekrar yenilediğim içimi kavuran har... Yüreğim bir çok kez kırılmıştı da bu inanmışlığımın ilk yıkılışıydı... Telefonun diğer ucundan aldığım haber ile her şey tekrardan darmaduman... Çığlıkların içinde olan derin bir sessizlik ve bir anda oluşan kapkaranlık boşluk hissi... Karanlıktan çok korkuyordum tekrar çığlıklar yükselmişti kaçıyordum ama göremiyordum savruluyordum bır şeyler bana çarpıyordu çok canım yanıyodu... bütün ışıklar kapanınca ezberimden hiç silemediğim içime sinen yağmurumun kokusuna sarıldım , o çığlıkların içinden ayıkladığım ses tonuna sarıldım , o karanlığın derinliğinde gözlerinin uçsuz bucaksızlığına sarıldım , artık sarılabilmiştim ama yağmurum benden gitmişti... Artık hayali olduğunu bildiğim için bak sarıldım diyemedim nasıl inandırabilirdim, İnanır mıydı ki...
''Çiçeğim"