Maria Bettetini'nin "YALANIN KISA TARİHİ" adlı eserinden alıntı yaparak başlamak istiyorum ;
"Odysseus, hayatını kurtarmak için söylediği gibi zevk için de yalan söyler. Platon, yöneticilere, halkın yararı için yalan söylemeyi öğütler. Ortaçağ’da yalanın Tanrı buyruğuna yani Kutsal Doğru’ya karşı gelmek olduğu düşünülürdü; meslekleri gereği yalan söyleyen aktörler, hırsızlarla, büyücülerle ve sahtekârlarla birlikte kent duvarlarının dışına gömülürlerdi."
Yanlış anlaşılmasın amacım yalanı güzel bir şey gibi göstermek değil. Şimdi küçüklükten alıştığımız kolay kaçış yollarından biridir "yalan" ayrıca dini olarak 4 büyük yalandan biridir.
Ve en yaygın olduğu yer sosyal medyadır. Şeytana papucunu ters giydirir bu sosyal medyanın yalan kişilikleri.
Yalanın ne olursa olsun söylenmemesinden yana değilim çünkü bazen hayatınızı kurtarır. Fakat her şey için yalan söylemek ve bunu kendinize alıştırmak çevrenizin sizden nefret etmesine sebep olur. Kimse size sır vermez, arkanızdan konuşulur, kısaca dostlarınız, arkadaşlarınız teker teker gider. Ve bunun geri dönüşü olmayabilir. Yalan en global toplumsal sorunlardan biridir. Yalandan kurtulmak genelde kişinin olgunluğuna göre değişir 40 yaşındaki biri söyleyer 17 yaşındaki biri söylemez mesela.
İşin özü şu ki ; Yalan söylemekten kaçının ve söyleyenlerden de hemen uzaklaşmayın uyarın ve kişisel insan ilişkilerini bozabileceğini söyleyin düzeltmez ise arkadaşlığı kesin, eninde sonunda dersini alacaktır.
Ayrıca izlemek isterseniz ;
Yalanın icadı (The invention lying) filmin konusu hiç yalan söylenmeyen bir dünya düşünün ve bu dünyada kendi çıkarları uğruna yalan söyleyen bir kişi, bu kişinin hem trajik hemde komik hiyakesi ilgi çekici bir film olarak işlenmiş.