Bazen,
yalnızlık, bir yük gibi gelir,
gölgesiyle seni sarar,
sana suskun bir sessizlik bırakır.
Ama belki de,
yalnızlık,
bütün o dış dünyadan kopuşun
ve kendi içindeki evreni keşfetmenin
ilk adımıdır.
Yalnızken,
seslerin hiçbiri sana ait değildir.
Yalnızken,
gözlerindeki yansıma
sadece senin ve geçmişin olur.
Ve işte o an,
her şeyin anlamı kaybolur,
belki de en çok kendini kaybedersin.
Ama yalnızlık,
bir yıkım değil.
O bir keşif,
bir farkındalık anıdır.
Kendi içindeki derin boşluğu keşfetmek,
dışarıdaki dünyadan daha büyük bir şeydir.
Ve bir gün,
belki o yalnızlık seni
güçlendirir,
belki de
daha önce görmediğin bir gerçeği gösterir.
Yalnızlık,
seninle baş başa kalma fırsatıdır.
Duygularının derinliklerine inip,
hiç görmediğin renkleri görmek.
Bir zamanlar karanlıkta kalan,
şimdi ışığa çıkmak isteyen parçaları fark etmek.
Yalnızlık,
belki de seni sana hatırlatır.
Ve o yalnızlığın içinde,
sana ait bir dünya var.
Kendi yolunu çizdiğinde,
belki de yalnızlığın gücünü fark edersin.
Çünkü bazen,
kendi içindeki sessizlik,
bütün dünyayı anlatmaya yeter.