Yakın tarihimizde Amerika – Türkiye ilişkileri çok kez gerilmiş ve ABD’nin istekleri dışında davranış ve tutumlar sergilediğinde Türkiye çok kez yaptırım ve ambargolara uğramıştır. ABD’nin CAATSA yasasının ve yaptırımlarının özelinde, geçtiğimiz günlerde ABD, Türkiye’ye 12 maddelik bir yaptırım alma kararı almıştır. Bu yaptırımlar, genel olarak ekonomik temelli yaptırımlardır. ABD’nin bu yaptırımlarının ana sebebi Türkiye’nin S400 alması ve kullanmak istemesidir. Ancak geçmişte Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde çok defa Patriot talebimiz olmasına rağmen alamamıştık. Bu bağlamda, Türkiye bir kışkırtma amacıyla değil, milli sınırlarını korumak amacıyla Rusya’dan S400 almak zorunda kalmıştır. Türkiye S400 almadan hemen öncesinde, ABD, Patriot’ları vermediği gibi, terör örgütlerine tırlar dolusu silah ve mühimmat göndermiştir. Dolayısıyla Bölgede, Stratejik İttifak olarak gördüğümüz ABD’nin politikası ittifakın ruhuna aykırı ve samimiyetsiz davranışlardır. Bir NATO ülkesinin, bir başka NATO ülkesine yaptırım ve tehditlerde bulunması NATO’nun 21. Yy. itibariyle zayıf bir Uluslararası örgüt haline geldiğini de bir anlamda göstermektedir. Cumhuriyet tarihinden bu yana dış politika davranışlarında ABD ile olan iyi ilişkilerimiz ne oldu da Türkiye’yi gerek Suriye’de gerek İdlib’de gerek kurtarılan Karabağ bölgesinde Rusya ile yakınlaşma ve ortak çalışmalar yapma noktasına getirmiştir. ABD’nin bunu düşünüp sorgulaması gerekmektedir. Nitekim son dönemde ki Rusya – Türkiye ilişkileri, Türkiye’nin Rusya ile yaptığı Suriye’de ki ortak çalışmalar, alınan S400’lerin kullanılmak istenilmesi gibi etkenler ABD’yi rahatsız etmiştir. Dolayısıyla hem bölgede Stratejik İttifak olarak, hem de NATO’nun iki güçlü ülkesi olarak bu tür yaptırımlar ilişkileri zedelemekte ve Yüce Türk Milleti’nin hafızasına kaydedilmektedir.
Öncelikle bilinmelidir ki, Dış politikada sizin zaaflarınız bir başka devletin fırsatları haline gelmektedir. Türkiye, ABD'nin her döneminde ekonomik yaptırımlarına maruz kalmıştır. Elbette Türkiye parmak sallanarak terbiye edebilecekleri küçük bir ülke değildir. Bu tür yaptırımlar Türkiye’yi yıldırabilecek politikalar hiç değildir. S400’lerin ilk alınması söz konusu olduğunda dönemin ABD başkanı D. Trump, “Sizin ekonominizi bitiririm” gibi zavallıca bir açıklama yapmıştı. Bugün geldiğimiz noktada tehdit edildiğimiz nokta gene ekonomik temelli etkenlerdir. Dış politikada bir davranış sergilemeden önce, bu davranışın sonucunu öngörebilmek önemlidir. Elbette ABD’nin yaptırımlarına karşı sert bir boykot ve yaptırım karşılığı verilebileceği gibi, en iyi diplomasi barıştır anlayışıyla, sağduyu ve diyalog ile ilişkileri düzeltebilme karşılığı da verilebilir. Bilinmelidir ki, Savunma sanayisinde bize vermedikleri her bir patriot ve silah onlara SİHA olarak, İHA olarak, BAYRAKTAR olarak geri dönmüştür. Türkiye, yeni dönemdeki ekonomi politikaları ve güçlü bir devlet olma vizyonu ile gelecek dönemlerde ekonomisiyle tehdit edemeyecekleri bir ülke haline gelecektir. Doğu Akdeniz’de, Suriye’de, Azerbaycan – Karabağ’da, Libya’da, ve bir çok sahada ve masada var olan ve varolacak olan Türkiye bu iki yüzlü Amerikan politikası ile yılmayacaktır. Devletimiz bu anlamda özveriyle çalışmaktadır. Bizlerde milletçe tek yumruk olmalı ve ülkemizi sahiplenmeliyiz. Bilinmelidir ki, gelecek Dünya düzeninde, güçlü Türkiye söz sahibi olacaktır. Bu inanç, fikir, vizyon ve ideallerimiz için çok çalışmaya devam edeceğiz. Tekrar görüşmek dileğiyle Sevgi ve saygılarımla...