Zalim yıllar hiç acımamıştı bize, saman alevi gibi yanmış, kül olmuş gitmişti.
Seneler geçmişti sensizliğin üstünden, bitmişti yıllar bize hiç acımadan, zulüm, çile dolu koskoca yıllar.
Kalbimi yokladığımda sen gitmemiştin, hala ilk günkü gibi duruyordun aynı yerinde.
Yavaşca kalktım yerimden, yıllardır küskün olduğum aynalara doğru, büyük bir endişe içinde geçtim aynanın karşısına, korkuyordum bakmaya, tüm cesaretimle kaldırdım başımı baktım.
Keşke bakmaz olsaydım o zalim, acımasız aynalara.
Gördüğüm ben değildim, hiç tanımadığım bir yabancı vardı karşımda tanımıyordum, tanıyamıyordum, kimdi bu?
Ben miydim?
Karbeyazdı saçlarım, yokluğun nakış nakış işlenmişti bembeyaz tellere.
Çehreme en derin çizgiler çekilmiş, saklanmıştı içine senden olan anılarım.
Gözlerim ise ağlayamıyordu, gözyaşları kurumuş, bitmişti.
Sadece hüzünlü bakışlarıyla acı dolu binbir cümle kuruyordu.
Yüzüme baktığım her yerde senin izlerin doluydu.
Belim bükülmüş, gücüm tükenmiş, yurtsuz, kimliksiz bir yabancıydı aynadaki ben.
Yıllar almıştı herşeyimi benden, kuru bir can bırakmıştı.
Soruyorum sana sevgili, seni neden almadı?
Neden hala bendesin?
Neden hapsoldun en güzel yerime?
Seni taşımaktan kamburlaştı belim.
Kalbimde seni taşımak ağır geldi bedenime.
Kalbim paramparça, yapılması zor bir yap boz gibi.
Bütün parçalarını buluyorum, bir parçası eksik ve eksik olan o parçayı bulup, yıllardır yap bozu tamamlayamadı.
Yıllar önce sol yanıma giydirdiğin sensizlik kefeniyle, arafın tam ortasındayım, hala seni bekliyorum.
İnanmak istemesem de, aynadaki gördüğüm yüz senin eserin
O yabancı, senin şaheserindi.
Kırmak, parçalamak geliyordu içimden tüm aynaları.
Yok etmek ve bir daha bakmamak.
Yıllar önce sadece dargındım ben aynalara.
Yıllar sonra ise en büyük düşmanımdı.
Bir daha barışır mıyım, bilemiyorum ama aynadaki hüzünlü gözler, solmuş sima bana aitti.
Yıllar sonra, katar katar kervanlar dolusu acıyı, bir inci gibi işlemişti yüreğime, bedenime.
Kalbime ipotek koymuştun sanki giderken.
Senelerce ödedim ben borcumu, bedelini, bir türlü kaldıramadım ben o ipoteği.
Umarsızlık içinde bir umman oldu acılarım.
Hoyratça esen bir fırtına gibi geldin, tüm dallarımı kırıp, yerlebir edip yerini dinginliğe bıraktın.
Ve ben şimdi sensiz hayallerimi yaşlandırdım.
Ve ben sensiz karanlıktan, güneşe merhaba demedim.
Ben sensiz düşlerde kayboldum.
Yokluğunla hayatıma kefen biçtim.
Ben senin yokluğunda, ölüm çığlıklarına kucak açtım.
Ve sevgili sen gittikten sonra, ben ölüm meleğine davetiye çıkardım.
Ve ben seninle hayata başladım, sensiz yaşlandım.
Ve sensiz aldığım nefesime noktayı koyuyorum.
Hayatımdan vazgeçtim, ben senin uğruna gidiyorum.