Sevgilim...
Biliyor musun ? Ben yıldızları gökyüzünde sevdim. Evet hiç bir zaman ulaşamayacağımı biliyordum. Asla dokunamayacaktım onlara, dokunamayacağım da. Hani böyle uzandığında, elini uzatsan tutacakmış gibi olursun ya... Uzanıp tutmak istersin yine tutamazsın... Onlara dokunamasam da, onları tutamasam da vazgeçmedim hiç onları sevmekten... Onları izlemekten hiç bıkmadım... İnsan baktıkça huzur bulduğu şeyden sıkılır mı hiç, tabi ki sıkılmaz. Şimdi bana bunları niye anlatıyorsun diye düşünüyorsundur. İşte seni de onlara benzetiyordum en başta...
Seni ilk gördüğüm günden sonra sen benim için en parlak, en göz alıcı yıldız oldun. Senin gözlerin benim yıldızım oldu. Gözlerim hep o yıldızı aradı. Diğer yıldızlar umurumda bile olmadı. Biraz zaman geçti... Daha çok çekti beni kendine... Daha fazla büyüledi... Çok hayal ettim ve çok merak ettim. Bir gün gerçekten elimi uzatsam tutabilir miydim ?
Tutmaya yaklaştıkça o kadar gözlerimi kamaştırdı ki o parlaklığı... Yakınlaştıkça korktum... Sonra dedim ki kendi kendime hazır değilsin... Biraz daha hayal etmen lazım... Biraz daha çabalaman lazım... Biraz daha...
Ve sonunda o günler geldi... Tekrar tüm cesaretimi toplayıp o yıldıza, sana elimi uzattım... Yine kendine çekti beni... Aynı ışıltısıyla, aynı büyüsüyle, aynı parıltısıyla... Hatta çok daha fazlasıyla... İşte şimdi hazırım... Bu sefer kendimden emin bir şekilde, sana ulaşmak için önüme çıkan tüm yıldızları siliyorum... Göz kamaştıran, gökyüzünde ki en çok parlayan yıldıza geliyorum... Sana geliyorum sevgilim... Sana geliyorum...