Yıldızlara Bakarken Kurulan Hayaller
Yetişkin bir insan, yeterince azim gösterirse, ömrünün dörtte birini hayal kurmaya ayırabilir. Çünkü ömrünün geri kalan dörtte üçü için hayallere ihtiyacı vardır. Yıldızlara bakmanın neden bu denli umut verdiğini hiç düşündünüz mü? Çünkü yıldızlar gökyüzündedir, bize çok uzaktır, fakat bir o kadar da parlaktır. Kafamızı kaldırmamız onları görmemize yeter. Bir sahil kenarında, bir evin çatı katında ya da sadece bir hastane bahçesinde gökyüzüne bakarken umut dolarız. Gökyüzüne ve yıldızlara bakmak, yarına bakmak gibidir. Yarınların da tıpkı o yıldızlar gibi parlak olduğuna inanmak isteriz.
Yıldızlara baktığımız zaman onların yüzlerce yıl önceki görüntüsünü gördüğümüzü söylerler. Yani bir nevi geçmişe bakmaktır bu. Fakat nedense geçmişin yansımaları olan bu gök cisimleri sayesinde içimizi tarifsiz bir huzur kaplar. Onların sessizliğini, sadeliğini ve ışıltısını kıskanırız. Dünya üzerinde akıp giden kalabalığa ve karmaşaya inat gözlerimiz gökyüzüne dalıp gider. Birbirlerine bu denli yakın görünmesine rağmen aralarındaki mesafenin uzaklığına da imreniriz. Çünkü keşke insanlar da hem bu kadar yakın hem de gerektiği zaman mesafeli olabilse. Tüm bunları düşünürken geçmiş ve geleceğin zihnimizde dans ettiği anlar başlar.
Yıldızlara bakarken kurulan hayaller oldukça geniş bir yelpazeye sahiptir. Bir aileye duyulan özlem, okul düşleri, bir sanat eserine olan bağlılık, sevgiliye duyulan aşk ve çok daha fazlası... Ayrı hayallere sahip olsak bile, aynı gökyüzünün altında gülümseriz. Bu yüzdendir ki yıldızlar bize ait ve bize dair olan bir şeyler saklar. Onların ışığında kendi masum gülümseyişlerimizi buluruz. Kimbilir, belki bir gün o kadar parlamaktır dileğimiz. Belki de sadece uzakta kalmak ve huzurlu olmak.