Gecenin ruhuna denir ''YILDIZ.'' Kapkaranlık gökyüzüne asılı kalmış binlerce beyaz noktacık... İnsana verdiği huzurun haddi hesabı yok değil mi? Ben hiçbir insanın yıldızları sevmediğini düşünmüyorum, düşünemiyorum. Belki de yaratıcının en kutsal imgelerinden biridir yıldızlar.
''Bak ben en karanlık gecelere bile ışık tuttum senin için, dayan!'' demenin başka bir yoludur.
Gerçekten de yıldızlar bizlerin pusulası haline gelmiştir. Düşüncelerin zehirli hançerleri dört bir tarafımızı sardığında başımızı yukarı kaldırarak karanlıkta parıldayan o ışıklara baktığımızda, yüzümüzde her şeye rağmen bir tebessüm oluşur. Ya da yolunu kaybetmiş bir kişinin etrafında kimsesi yokken yolunu bulmasına yardımcı olacak tek şey Kutup Yıldız'ı olur. Hele hayallerimize yön vermesi, karanlığın kimsesizliğin de bile ''bak buradayız'' demeleri...
Milyonlarca umut barındırır o yıldızlar... Her insanın umutlarını, hayallerini, acılarını, bakışlarını ve dileklerini gizler sinelerine. Üstelik o kadar sadık bir dinleyici ve gözlemleyici olurlar ki sırlarınız onlarda güvendedir. Hatta çoğu zaman sizin tüm kötü duygularınızı ışığının sönmesinden korkmadan çekip alarak kendi sinelerinde barındırırlar.
Ne güzel şeydir dört bir tarafımızı umutsuzluk askerleri çevrelemişken kayan bir yıldız görüp en içten dileğimizi ona sunmamız. Şimdi sizlere belki de çoğunuzun bilmediği bir bilgi vereceğim dostlarım. Çoğunuz hayal kırıklığına uğrayabilir ama, hepimiz biliriz ki gerçekler acıdır.
Yıldızlar kaymaz dostlarım, onlar ışıkları sönerek canlı bir varlıkmışcasına ölürler. Üstelik ölmeden önce o kadar çok parlarlar ki gökyüzüne baktığınızda kendilerini diğer yıldızlardan öne çıkararak belli ederler. Onlar o kadar özel imgelerdir ki ölüm anlarında bile tüm ihtaşamları ile bizlere veda ederler.
Sanki ''bak ben yok olurken bile güçlüyüm, her şeye rağmen ayakta kalın!'' dermiş gibiler...
Şimdi bazılarınızın düşüncelerinden bana akan ''Peki bizim yıllarca yıldız kaydı dediğimiz şey ne?'' sorusunu duyar gibiyim. Onlar sevgili dostlarım ne yazık ki yıldızlardan çok uzak bir şey.
Dünyanın etrafında dolanan meteor taşları atmosfere girerek tüm şiddeti ile yeryüzüne düşmeye başlarlar. Düşerlerken oluşan sürtünme kuvveti ile yanmaya başlarlar ve toprağa indiklerinde bir tırnak büyüklüğünde ya var ya yoklardır.
İşte yıldız kayması dediğimiz şey bu. Atmosfere girerek düşüş hızı ile yanan bir meteor...
Şimdi asıl gerçeği öğrendiniz. Acaba hangileriniz onun bir yıldız olmadığını bildiğiniz halde hala ''yıldız kaydı, dilek dilemem lazım'' diyerek dilek dilemeye devam edeceksiniz? Sizleri bilmem de ben bu gerçeği öğrensem de hiçbir zaman o meteora yıldız demeyi bırakmadım, bırakamadım. Umut etmeyi de hayal kurmayı da pek sevmeyen bir insan olsam da yıldızların muhteşemliği karşısında aciz bir insana dönüşmekten kendimi alamıyorum.
Çünkü benim düşünceme göre her yıldızın bir ruhu vardır ve o ruhu tüm duygularını yıldızlara bakarak yürekleri aracılığı ile konuşan insanlar oluşturur. Her insanın umudu, acısı, üzüntüsü, kimsesizliği, mutluluğu bir yıldıza ruhunu verir. Bu yüzden benim nazarımda çok kıymetlidir yıldızlar. Bu yüzden benim gözümde geceleri gökyüzünde dolanan noktacıklar yıldız değil birer ruh parçasıdır.
??
Bir yıldız olsam mesela...
Bazen öfkelenerek, bazen imrenerek
Gökyüzünün en güzel laciverdinde tüm ihtişamım ile parıldasam
Ay yerini aldığında gözlemlesem yeryüzündeki her bir varlığı
Bana acılarını anlatan insanlara göz kırpsam ''üzülme'' dercesine
Tüm umutsuzluğun ortasında bir umut olsam yüreklere
En özel dileklerin tek kulağı olsam
Sadece bana dökseler içlerini
Hatta rahatlayacaklarsa tüm kinlerini
Duygularına ortak olduğum her insandan bir parça sinse bana
Keşke sinse de ışığımın ortasında bir ruh belirse
Bir ruhum olsa, insanların duygularından oluşan
Sonra ölüm anım gelse...
Tüm yıldızları geride bırakarak öyle bir parlasam ki
Bana bakarak ''en parlak yıldız o, bak o benim yıldızım!'' deseler
Beni parmakları ile göstererek ''benim!'' deseler!
Ben onlara veda ettiğim an onlar bana "merhaba!" dese...
#FatmanurDereköylü