Yitik Sonbahar hikayesi !
Mutluluklar hep küçücük anlara sığıyor şimdi. İçimizdeki heyecan bir kibrit çöpü kadar hemen bitecekmiş gibi geliyordu oysa ki “İçim içime sığmıyor,” demeyeli ne de çok oldu. Umutsuzluk, güçsüzlük, yorğunluk çoktan sarmış bizide haberimiz yokmuş . Her şeye en kötü ihtimalle bakmayı, kendimizi en kötü sonuca hazırlamayı zaten sorma gitsin.
Gönül şarkıları da dinlenmiyor artık, kuşlar da eskisi gibi ötmüyor,güneş eskisi gibi gözüme parlak gelmiyordu umutsuzluk beni ve gözlerimi karartmış gibi gösteriyor , penceremdeki çiçeklerim çoktan açmayı bıraktı. Her şey bi tersine döndü. Mutluluğa muhtaç, gönlü buruk, kalbi yitik içizde hep hüzün vardır ama bunun adını koyamıyorduk hep mutsuz hissediyordum kendimi . Önce sevgiyle yaşardık buralarda. Güvenmeyi, yoldaş olmayı, gönül sevmeyi, kıymet bilmeyi, derman olmayı gaye bilirdik. Sonra birer birer döküldü yapraklar, sanki ben yürüdükce kalbimden birşeyler eksiliyormuşcasına her adım attıgımda parçalanıyorum birşeylerimi kaybediyorum gibi
Gönlümüzde gazel oldu. Ardından sarardı, soldu, ezildi ve çürüyüp gönüllerde ukte oldu kaldı. Yitirdik merhameti, gönül almayı, hasret kalmayı, kucak açmayı. Çoktan yitirdik. Şimdi içimiz sonbahar. Dallar bükülmüş, üstümüzden ne rüzgarlar geçmiş öylesine kalakalmışız ömrümüzün son baharında ne biraz eksik ne biraz fazla sadece sonbaharın hüznü var kalbimde..