Öncelikle benim bloglarımı 2 yıldır eleştirmeden okuyan herkese teşekkür ederim. Eleştirenlere de yazıklar olsun ne diyeyim? Bir insanın elindeki tek şeyi de anlamak zorunda değilken bile eleştirip içine edenler var. Neyse, biraz bahsetmek istediklerim var. Bir yılın ardından, hatta 1.5 vs... Unutmaya yakın olduğum çok dönemim var. Eşlik eden herkese de teşekkür ederim yine. Bu süreçte ne öğrendim? "İnsanlar ile münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun, çok yaklaşma yanarsın, çok uzaklaşma donarsın." Ben yandım, bugün de dondum. E tabi tek gün ya da geceden ibaret değil bunlar. Koskoca yıllar var içinde. Yeni insanlar tanımak ürkütücü duruyor artık. Yani haklı çıkmak isteyeceğim son konu buydu. İnsanlar kötü değilse de ben kötüyüm biliyorum. Eskiye dönmesini istediğim şeyler de artık beni iyileştirmeye yaramaz. Sağlam bir düşüş yaşadım. Anksiyete bozukluğu olması beni zorluyordu, ama küçük bir açık yakaladım. Bunu da ya çözerim ya da o beni çözer muhtemelen. Sözümoki sayfasına minnetim çok. Kimse yokken yine burası hep vardı. Kimsenin okumayacağını bilsem bile yazarım, burada sanki dünyaya sesleniyormuş gibi hissettim hep. İki yılıma şahit bir blog sitesi oldu. İnsanlara sustuklarımı duydu burası. Keşke bildiğim tarih hiç yaşanmasaydı. Demir gibi dövüldüm kendim tarafından. Hayatım orada alt-üst olmuştu. Şu an olmam gereken yer de muhtemelen küfürbaz sayısal sever, egoist bir tipti. Daha mı iyi? Herkes olmak iyidir. Farklı olan dışlanır. Veterinerlik hayali kuran sayısalcıdan darmadağın sözel zihne döndüm. Kim bilirdi ki? Ailem de diyor zaten: 2 yılda sana ne oldu? Sen böyle değildin. Sahi 2 yıl önce ne oldu?