YOL YÜRÜNMEK İSTENİRSE SEBEP, DÖNÜLMEK İSTENİRSE BAHANESİ BOL OLUR.
Her şeyin kişinin elinde olduğunu bilmeyen yoktur. Bunu aşağı yukarı her türlü yüksek kitleye hitap eden TV ünlüsü veya yazarların birçoğu zaten söylüyor olsa da benden de duyun istedim. Her şey kişinin kendisine bağlı.
İstemek ve istememek meselesi de diyebiliriz. Ama bazen insanların isteğinden ziyade bahanesi olur... Bu durumu hiçbir zaman kendi içimde ben anlamlandıramadım. Belki de kabullenmekte hazımsızlık problemi çektiğim en temel konudur bu. Bazen görülen farklılıklar bu yoldan dönmeyi gerektirmez aslında. İnsanların geç kalmamayı "acele etmek" olarak algılaması ne üzücü... Oysa acele etmeye gerek yok... Geç kalmamanın tersi acele etmek olmamalı.
Bir gün ufak bir bahaneden ötürü nice bir yolu bıraktığınızı gördüğünüzde içinizde derin bir sıkkınlıkla baş başa kalacaksınız. Olgunluğunuzu böyle bir pişmanlıkla taçlandırmak sanırım biraz da hayal kırıklığı olacaktır. Hep baksak da hep göremeyiz. Bizim için yapılanları, bize sunulanları, bizim için kat edilen yolu, bize karşı atılan adımları...
Bazen de görülmez... yaptıkların, sundukların, kat ettiğin yolların, attığın adımların. Bahanesi olan bir insana gösterilebilecek tek şey nezaketle beraber gideceği yoldur.
Bahaneler bir çeşit kör olma halidir. Sevgi gibi.. Nasıl ki seven insan sorgulaması gereken hareketleri bile kabulleniyorsa bahanesi olan insan içinde durum tam tersi oluyor. Yapılan güzellikler eğreti bir hal almaya başlıyor. Güllerden serperek yaptığınız yolların çiçekleri değil de dikenleri parlıyor...
İşin en acı yanı bahaneler zamanla giderilip yok edilebilirken istek bir kere gittikten sonra geri kurtuluşu ne yazık ki olmuyor. Beklemeden acele attığınız bir adım geç kalmanın da ötesinde hezimetleri yaşamaya yetebiliyor.
Sebebi olduğunuz yolun bahanelerinde boğulmadığınız bir ömür diliyorum.
Sevgiler.