Yağmur yağmaya başladı. Yaseminin yüzüne değen yağmur damlaları onu uyandırdı. Etrafına baktığında kendisinin ağacın altında olduğunu gördü. Birden kendi kendine : '' ben buradayım'' diye seslendi. Az önce olanların gerçek olmadığına şaşırmış şekilde: ''Çok gerçekçiydi'' diye söylendi. Durumun etkisinde kalmış halde eve doğru şok içinde yürümeye başladı. Eve vardığında, Ceren onu gördü. Ceren, Yaseminin yüzüne bakarak :''
Ne oldu sana böyle kanın çekilmiş?'' dedi. Yasemin, Cerene sarılarak: '' Çok kötü bir kabus gördüm'' diyerek yaşadığı durumu anlattı. Ceren bu duydukları karşısında şaşkınlık içinde ona baktı. Ceren, Yasemini kanepeye oturttu, bir yandan anlattığı olayı düşündü bir yandan ona kahve yapmaya çalıştı. Yasemine kahveyi uzatarak, yanına oturdu ve ona: ''Bu aralar çok mu düşünüyorsun?'' diye sordu. Yasemin, Cerene bakıp:''Her zamanki kadar ne eksik ne fazla'' dedi. Ceren, Yasemine sarıldı ve ona:'' Belkide biraz ara vermelisin'' dedi. Yasemin bunu zaten farkındaydı fakat yapamıyordu. Yasemin, Cerene bakarak:'' Ben biraz dinleneyim, sonra konuşuruz'' dedi ve odasına doğru yol aldı. Biraz Cerene kızmış olsa gerek; Yaseminin ne kadar çabaladığını bildiği halde sanki onu suçlaması saçma gelmişti. Yasemin odasına geçti ve yatağına uzandı. Gözlerini kapatmaya korkmuş gibi gözlerini tamamen açtı. Bir döngü yaşadığını hissediyordu, bu kadar benzer şeyler görmesi ona normal gelmiyordu. Bu düşüncelerin bir anlamı olacağını hissediyordu.