Yasemin ile Cerenin kavgası sonrası 1 ay geçmişti. İki tarafta gurur yapıyordu. Yasemin evden çıkmayarak hırçın şekilde kendini yaralıyordu. Gözlerinde oluşan morluklar onun nasıl acı içinde kıvrandığını anlatır gibiydi. Ceren ise yemeden içmeden kesilmiş haldeydi. Yasemin uykusuzluğa dayanamayıp uyuya kaldı. Uykusunda bir gölün kıyısında oturuyordu fakat bu göl rengi dışında bir renge sahipti. Göle bakarken ne olduğunu anlamaya çalıştı, bir anda gölden Ceren çıktı ve Yaseminin yanına oturup omzuna yasladı. Göl bir anda berraklaşmaya başladı. Bir anda hemen uykusundan uyanıp telefon sessini duydu. Arayan Cerendi, Yasemin telefonu açtığında bir anda ağlama sesleri yükseldi. Ceren çok içten ağlıyordu ve Yasemine sadece özür dilerim diyerek telefonu kapattı. Saat bir hayli geçti Yasemin tekrardan uyumaya çalıştı başaramadı. Sabah vakti hemen üzerini değişip, Cerenin yanına yol aldı. Yasemin kapıyı çaldı, Ceren koşarak kapıyı açtı ve birbirlerine içten bir şekilde sarıldılar. Yasemin ve Ceren bir anda huzuru tatmıştı. Ceren, Yasemini içeri alarak, kahvaltı hazırladı. Ortamda bir sessizlik hakimdi ve bu sessizliği bozan Ceren oldu. Yasemine:'' Berk ile çok yakındınız kıskandım'' dedi. Yasemin ise bu olayı farklı anlamıştı; bir anda Berkten hoşlandığını sanmıştı, Cerenin. Ceren sonradan ilave yaptı:'' Ben o gece senin evine geldim ve sizi görünce uzaklaştım'' dedi. Yasemin bu olanları duyunca Cerenden özür diledi ve ilave olarak:'' O, benim için sadece arkadaş'' dedi. Ceren bu sözleri duyduktan sonra nedensiz bu kadar küs kalmalarına içerledi fakat sessizce bir şey demeden kahvaltı yapmaya devam etti. Aradaki bağlar tekrardan bağlandı. Oysaki o bağlar hiç kopmamıştı.