O bir zaman yolcusu! Onu evlendiremezsiniz, onu bilgilendiremezsiniz, onun hayatını da kurtaramazsınız. Çünkü o hakikati bekliyor, o sizden değil. Tükeniyor, Tanrı her gün onu geri çekiyor. O yüzeysel yaşamı bilmez, onu gündelik yaşam etkilemez. O etkenlerden münezzehtir. Kendinde var olandır. Öldüğünde de onu tanıyamazsınız, suretler kaybolur. Çünkü ölümü bile kendindendir. Sizin gördüğünüz ile onun şahit oldukları arasındaki mesafe ne kadar uzak olduğunuzu ifade eder. O tükeniyor, tüm vücudu hasar alıyor ve ruhu bedenini parçalıyor. Ruhun ağırlığı yoktur; fakat yoğunluğu vardır. İşte yoğun bir ruh, işte nevroz hâli... Ölmeden önce neye ilham olursa kâr! Varsın bu yirmi dördünde olsun.