Zamanın gölgesinde,
her şey yavaşça erir.
Bir anı gibi,
parmak uçlarımda kaybolan her şey.
Bir bakış, bir gülüş,
hepsi birer fırtına gibi geçer.
Ve biz,
her geçişte biraz daha kayboluruz.
Bir yudum su içmek gibi
gerçekleri yudumlamak,
zihnimizde dans eden hayallerin
gözlerimize sızması gibi.
Ama ne zaman,
gözlerimiz gerçeklerle yüzleşse,
birdenbire sessizleşir dünya.
Ve bir boşluk oluşur,
içimizde büyüyen,
bize anlatmaya çalıştığımız ama
kelimelerle ulaşamadığımız bir boşluk.
Bazen zaman,
bizi sarmalar
ve asla bırakmaz.
Yavaşça, ama derin derin.
Ama bir gün,
belki de bir sabah,
o boşluğa bir ışık düşer,
yavaşça uyanırız.
O zaman anlayacağız ki,
zaman hiç kaybolmaz,
sadece bir gölge gibi
bizimle birlikte yürür.