Zaman,
sessiz bir akıntı gibi geçer,
hiçbir şey durmaz,
her şey kayıp bir gölge gibi
sürüklenir.
Bir gün,
geriye dönüp bakınca,
görürsün ki,
zaman sadece seni değil,
içindeki her anı da alıp götürür.
Hatırladığın her şey,
bir parmak izi gibi,
zamanın üzerine kazınmış bir izdir.
Ve belki de,
zamanla yarışmak,
gerçekten kaybetmekten başka bir şey değildir.
Çünkü zaman,
bizi değil,
biz zamanın peşinden koşarız.
Her saniye,
her dakika,
bir rüya gibi kayıp gider.
Ama belki de,
zamanın içinde kaybolmak,
onu doğru yaşamak demektir.
Her geçen an,
bize daha fazla şey öğretir;
acıları, sevinçleri,
gözyaşlarını, kahkahaları.
Zaman,
her izinin içinde bir anlam taşır.
Ve belki de,
geriye bıraktığımız izler,
gerçek kimliğimizi
en iyi yansıtan parçalardır.
Bir gün,
zamanı durduracak gücümüz olmayacak.
Ama o zaman bile,
içimizde bıraktığı izleri
bulacağız,
ve onları sevinçle hatırlayacağız.