Zaman,
bazen bir nehir gibi akar,
sessizce, hızlıca,
görmeden, duymadan.
Ama her damlasında,
geçip giden anlar saklıdır,
bazen kaybolur,
bazen de bir iz bırakır.
Her saniye,
bir başka dünyayı yıkar,
bir başka hayali siler,
ama her an,
yeniden doğar.
Zamanın kıyısında beklerken,
ne zamanın içinde kaybolduğumuzu
ne de geriye dönebildiğimizi
bilemeyiz.
Geçmişin gölgesinde,
geleceğin belirsizliğinde,
bir nokta,
bizi şekillendirir.
Ve o nokta,
bizim olabileceğimiz
en güçlü hali bulmamıza yardımcı olur.
Zamanın kıyısında,
gözlerimizi ufka dikerken,
belki de gördüğümüz
geçmiş değil,
gelecek değil,
sadece şimdi’nin kendisidir.
Ve o şimdi,
bize her şeyin değerini
hatırlatır.